fbpx
Öngösterim Görseli

Bilgi Kutusu: İtalya’da Rönesans Düşüncesi ve Sanatı

İtalya’da Rönesans Düşüncesi ve Sanatı

Tarihsel olarak Ortaçağ ve Reform arasındaki dönem olarak bilinen, kelime anlamı olarak Fransızca –Re- Yeniden ve –Naissance- Doğuş, yani Yeniden Doğuş anlamına gelen Rönesans, 15 – 16. yüzyıl İtalya’sında sanat, bilim, felsefe ve mimarlıkta bağın tekrar kurulmasını sağlayan, deneysel düşüncenin canlandığı ve hümanizm üzerine yoğunlaşılan matbaanın bulunmasıyla bilginin geniş kitlelerle paylaşımının arttığı ve kökten değişimlerin yaşandığı bir dönemdir.

Sanatçı Giorgio Vasari  (1511-1574), sanat alanındaki bu canlanışı 1550’de basılan Le vite de’ più eccellenti pittori, scultori, e architettori  (En Mükemmel Ressamların, Heykeltraşların ve Mimarların Yaşamları) adlı eserinde ilk kez “Rinascita” sözcüğüyle kullanmıştır. Ne var ki terimin bugünkü kullanımı Jacob Burckhardt’ın ilk kez 1860’da basılan “İtalya’da Rönesans Kültürü” adlı yapıtında yer alır. Rönesans, Burckhardt’ın da değindiği gibi, İtalya’da yalnız sanat alanında görülmez; sosyal yaşantının bütün dallarındaki hareketliliği, canlanışı içerir.

Rönesans üzerine derin araştırmalar yapan Burckhardt aynı zamanda “Rönesans insanın keşfedilmesidir” der. Çünkü Rönesans’a kadar Orta Çağ Avrupa’sında insanın hiçbir değeri yoktur. 15. yüzyıldan itibaren  düşünce alanında, İlk Çağ anlayışının etkileri görülmeye başlanır. Bu etkiyle insanı “micro cosmos” yani küçük evren olarak gören hümanist anlayış ortaya çıkmıştır.

Rönesans’ın en önemli merkezi Floransa’dır. Burada yaşayan Medici ailesi, sanatın en büyük koruyucusu olmuştur. Çeşitli alanlarda pek çok sanatçıyı içinde barındıran Floransa, bir bankerlik merkezi haline gelirken; kuzeyde Venedik, doğuya açık deniz ticaretinin en önemli limanıdır.

Rönesans sanatına baktığımızda, Orta Çağ’ın sonunda ve modern dünyanın yükselişinde kültürel bir yeniden doğuşa işaret ettiğini görmemiz mümkündür. Rönesans sanatının ayırt edici özelliklerinden biri, oldukça gerçekçi doğrusal perspektifin gelişimidir. Giotto di Bondone (1267-1337), bir tabloyu uzaya açılan bir pencere olarak ele alan ilk kişidir. Bununla beraber Rönesans resminde bahsedebileceğimiz bir diğer önemli sanatçı, Leonardo da Vinci’dir. Da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” tablosu, İtalyanca ismiyle Il Cenacolo (veya l’Ultima Cena) Rönesans ressamlarınca çokça işlenen bir konuyu gözler önüne serer. Yüksek Rönesans’a örnek teşkil eden bu fresk, Milano yakınlarındaki Santa Maria delle Grazie’nin duvarına yapılmıştır. Eser, Mona Lisa’dan sonra, da Vinci’nin en ünlü eseridir.

 

Rönesans’ın öncüleri, sanat faaliyetleri dışında; edebiyat, tarih, arkeoloji de önem vermişlerdir. Bu yüzden İtalya’da başlayan Rönesans hareketi kısa zamanda tüm Avrupa’ya yayılmıştır.

Nazperi YILMAZ