fbpx
Öngösterim Görseli

Esperando a Dalí’nin ilhamı, gerçeküstücü sanatçı Salvador Dalí

Esperando a Dalí’nin ilhamı, gerçeküstücü sanatçı Salvador Dalí:

 

Dalí deyince aklımıza sürrealist tabloları… Konuyla ilgilenen çoğu kişinin de aklına ilk gelen, meşhur “Eriyen Saatler (Belleğin Azmi)” tablosu…  Mayıs ayındaki doğum günüyle anacağımız Katalan ressam Salvador Dalí’nin hayatı da, aslında tablolarından farksızdı. Gerçeküstücü tarzını hayatına da uyarlayan Dalí, alışılmışın dışındaki giyimi, davranışları ve konuşma tarzıyla ilgileri üzerine topluyordu. Sıradanlığı kırarak kendine has bir dil oluşturan sanatçının şöhreti tüm bu keskin hayat tarzı ve sanat anlayışı üzerinden şekillendi.

 

Yaşamı boyunca 1500’den fazla resim ve onlarca heykelin yanı sıra, çeşitli taş baskı eserler, kitap illüstrasyonları, tiyatro dekorları ve kostümler yapan Dalí; Elsa Schiaparelli ve Christian Dior gibi moda tasarımcılarının yanı sıra, Cecil Breton ve Man Ray gibi fotoğrafçılarla da beraber çalıştı.

Salvador Dalí farklı alanlara ilgi duymuş, ressamlığın yanı sıra heykeltıraşlık, fotoğrafçılık ve filmcilikle de ilgilendi elbette. Bilim ve matematikle de içli dışlı olan Dalí, tüm birikimlerini hayal gücü ile harmanlayarak eserlerine yansıtmaya çalıştı.

 

Birkaç Dalí tablosunu seyre dalalım bu fırsattan istifade. Eriyen Saatler’in ünü bir yana, sizlere yine Dalí’nin eşsiz hayal gücünü tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren “Filleri Yansıtan Kuğular” ve “Uyanmadan Bir Saniye Önce Nar Etrafında Uçan Arının Sebep Olduğu Rüya” eserlerini anlatacağım. 1937 tarihli Filleri Yansıtan Kuğular, Dalí’nin paranoyak kritik adı verilen metodunun resim sanatında bir örneği. “Narcissus’un Başkalaşımı” adlı yapıtında da işlediği bu metot, çift görüntü tarzının da süksesini ortaya koyuyor.

Tabloda, ağaçların önünde üç kuğunun göle yansıdığını görürüz. Bu yansımada kuğuların boyunları, fillerin gövdeleri halindedir. Ağaçlar ise fillerin bacakları şeklinde gözlemlenir. Tabloda yer alan tezatlık, fondaki kayalıklar ve gökyüzünün içine tasvir ettiği alışılmışın dışında formları olan bulutlarla sağlanır. Sürrealizm açısından bir hazine niteliği taşıyan tablo, çift görüntü tarzının da popülerliğini arttırmasından dolayı çığır açıcıdır.

 

“Uyanmadan Bir Saniye Önce Nar Etrafında Uçan Arının Sebep Olduğu Rüya” eseri, isminden de anlaşılacağı üzere tamamen bir arı sokma sahnesiyle ilişkilidir. Eserin adının bu denli uzun olmasının nedeni ise gerçekten bu arının Salvador Dalí’yi rüyasında sokmasıdır. Sanatçı bu anı ölümsüzleştirerek hayal gücünün ellerine bırakmış ve oradan da tuvaline aktarmıştır. Sürrealizmin en ihtişamlı örneklerinden biri olan tablo, adeta Dalí’nin bilincinde oluşan ilhamlar silsilesinin bir yansımasıdır. Resimde havada asılı duran bir taş parçasının üstünde çıplak yatan bir kadın figür görürüz. Bu figür, Dalí’nin hayatının aşkı ve eserlerinin esin kaynağı olarak hep ismini andığı Gala’dır. Tabloda yaşadığı can acısını Gala’nın koluna değen süngülü bir tüfekle betimleyen sanatçı, bu tüfeğin arkasındaki vahşi kaplanlarla arının kendisini anı renkte betimler.  Burada Dalí’nin güttüğü amaç, arı sokmasını bir saldırı olarak görüp bunu ironik bir sembolizme aktarmaktır. Ayrıca Dalí’nin rüya temalı eserlerinde kullandığı flamingo bacaklı, sırtında bir dikilitaş taşıyan fil de geri planda yine yerini almıştır.
Fil figürü için sanatçı, Bernini’nin “Pulcino della Minerva” eserinden esinlenmiştir.

 

Dalí’nin rüyalarla ve rüyaların simgeledikleriyle yakından ilgilendiğini biliyoruz. Doğal olarak bilinç ve bilinçaltı meseleleri tam da sürrealist sanatçının sanatında ve hayatında ilhamını aldığı konulardır. Örneğin bu eserde havada asılı duran bu figürlerle Dalí seyirciye, Gala’nın rüyasındaki aşamaları gösterir ve rüyanın sonlanmasından bir saniye önceki anı dondurarak sunar.

 

Rüyalar bilinçaltının en keskin gözlemcileri olarak bize gerçekte de birçok ipucu verir. Eserde Birbiri ile tamamen ilgisiz nesneleri zihnimiz, rüya gören kişinin bilinçaltına dair çeşitli öğeler olarak görür. Böylelikle de rüyayı ve rüya görenin zihnini tablo üzerinden okuyabiliriz. Freud’un da söz ettiği “uzun bir rüyadan bir dış etken tarafından uyandırılırken bu etkeni çağrıştıran bir nesnenin rüyada görülmesi” düşüncesi, Dalí’nin tablosunda arının vızıltısı ve iğnesi ile tüfeğin süngüsü arasında bağlantı kurulmasıyla açığa çıkar.

 

Bilinçaltını irdelemeyi ve keşfetmeyi seven Dalí’nin birer dönüm noktası niteliğinde bu şatafatlı yapıtlarının büyük çoğunluğu günümüzde, Figueres’deki Dalí Tiyatro ve Müzesi’ndedir. Bunun dışında Florida’nın St. Petersburg kentindeki Salvador Dalí Müzesi, Madrid’deki Reina Sofia Müzesi ve Los Angeles’da bulunan Salvador Dalí Galerisi’nde yer alır.

 

Üzerine saatlerce düşünülecek ve yorum yaparken izleyiciyi bir o kadar zorlayacak Dalí tablolarından hala birçoğu araştırmacılar tarafından tam olarak keşfedilmeyi bekliyor…

Nazperi YILMAZ